Ziya Gökalp’in Kaleminden: Milli Duygular ve Derin Şiirler

Türk düşünce hayatının ve edebiyatının en önemli mimarlarından biri olan Ziya Gökalp, 1876’da Diyarbakır’da dünyaya gelmiş, genç yaşta benimsediği milliyetçi ve hürriyetçi ideallerle tüm çalışmalarına yön vermiştir. Şiirleri, Türk toplumunun kalbinde derin izler bırakarak milli kimliğin, vatan sevgisinin ve aile değerlerinin yüceliğini işlemiştir. Onun fikirleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından bile “Fikirlerimin babası Ziya Gökalp’tir” sözleriyle onurlandırılmıştır.
25 Ekim 1924’te İstanbul’da aramızdan ayrılan Gökalp, ardında sadece şiirler değil, aynı zamanda gelecek nesillere ışık tutan bir düşünce mirası bırakmıştır. Bu yazıda, Ziya Gökalp’in hayat felsefesini, milli mefkûresini ve derinlikli bakış açısını yansıtan, en güzel ve kısa şiirlerinden bazılarını keşfedeceğiz. Onun zamana meydan okuyan dizeleri, bizlere Türk olmanın ve bu topraklara aidiyetin anlamını bir kez daha hatırlatacaktır.
Ziya Gökalp’in Fikir Dünyası ve Şiirlerinin Temelleri

Ziya Gökalp, Türk sosyolojisinin temellerini atan, milli kimlik ve kültürel değerler üzerine yoğunlaşan bir düşünürdü. Şiirleri, onun bu derinlemesine düşüncelerini halka ulaştırmak için kullandığı en etkili araçlardan biriydi. Her bir dize, bir ulusun uyanışı, bir milletin özüne dönüşü için bir çağrı niteliğindeydi.
İşte Ziya Gökalp’in kaleminden çıkan, milli ruhu besleyen ve Türk milletine yol gösteren bazı unutulmaz dizeler:
- Ali Kemal’e
“Ben Türküm! diyorsun, sen Türk değilsin! Ve İslamım! diyorsun, değilsin İslam! Ben, ne ırkım için senden vesika, Ne de dinim için istedim ilam!”
Bu dizeler, Ziya Gökalp’in milli kimlik algısını sert ve net bir dille ortaya koyar. Türk olmanın sadece bir aidiyet değil, aynı zamanda bir duruş ve fedakârlık gerektirdiğini vurgular.
- Turan
“Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan, Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan!…”
Gökalp, bu şiirinde Türk dünyasının hayali birleşme ülküsü olan Turan mefkûresini dile getirir. Milli birliğin ve geleceğin büyük bir ideal etrafında şekillenebileceğini anlatır.
- Anne Sevgisi
“Anneye karşı gelmeyelim, Nergis çiçeği gibi, Ne güzel kokarlar, Ellerinde çiçek çok güzel durur.”
Annelik duygusunu sade ve içten bir sevgiyle işleyen Gökalp, bu kısa mısralarla aile bağlarının ve annelere duyulan saygının önemini vurgular.
- Türkçe
“Uydurma söz yapmayız, Yapma yola sapmayız, Türkçeleşmiş, Türkçedir; Eski köke tapmayız.”
Türk diline olan bağlılığını ve Türkçenin özgünlüğünü savunan bu dizeler, dilin milli kimliğin temel taşı olduğunu ifade eder.
- Asker Duası
“Elimde tüfenk, gönlümde iman, Dileğim iki: Din ile vatan… Ocağım ordu, büyüğüm Sultan, Sultan’a imdâd eyle Yârabbi! Ömrünü müzdâd eyle Yârabbi!”
Bu şiir, Mehmetçiğin vatan ve din sevgisini harmanlayan manevi dünyasını gözler önüne serer. Askerin samimi yakarışını ve adanmışlığını yansıtır.
- Vatan
“Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur, Köylü anlar manasını namazdaki duânın. Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’ân okunur. Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüdâ’nın. Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!”
Ziya Gökalp, milli birliğin ve dil birliğinin vatan kavramıyla bütünleştiği bu şiirinde, Türkçenin dini ve kültürel yaşamdaki merkezi rolünü vurgular.
- Uyu Yavrum
“Uyu yavrum, uyanacak günler var, Yarınları gözetleyen dünler var. Baban şehit izlerinde ünler var. O izlerde sen de dolaş, Öç gününe sen tezce ulaş.”
Bu dizeler, şehitlik ruhunu ve milli vicdanı gelecek nesillere aktarma arzusunu taşır. Çocuklar üzerinden ulusa seslenerek milli bilincin devamlılığını hedefler.
- Cenk Türküsü
“Düşman yine öz yurduna el attı, Mezarından Ata’n kılıç uzattı, Yürü diyor, hakkı zulüm kanattı, Attilâ’nın oğlusun sen unutma!”
Kahramanlık temasıyla tarihi kişiliklere gönderme yapan Gökalp, Attilâ gibi büyük Türk liderlerini örnek göstererek milli şuuru canlandırmaya çalışır.
- Çobanla Bülbül
“Çoban kaval çaldı,sordu bülbüle: “Sürülerin hani,ovan nerede?” Bülbül sordu,boynu bükük bir güle: “Şarkılarım hani,yavrum nerede?”
Doğa ve milli benlik temasını birleştiren bu şiir, kaybedilen değerlere duyulan özlemi sembolik bir anlatımla dile getirir.
- Kendine Doğru
“Atanın içkisi köpüklü kımız, Arpa suyu içme! dedi bir Kırgız! Evinin yemişi erikle elma, Komşunun bağından hurmayı alma!”
Gökalp, bu şiirinde Türklüğe özgü kültürel ögelerin önemini vurgular, yabancı özentilerden kaçınarak milli değerlere sahip çıkma çağrısı yapar.
- Altın Destan
“Sürüden koyunlar hep takım takım, Ayrılmış, sürüde kalmamış bakım; Asmanın üzümü dağılmış; salkım Olmak ister, fakat bağban nerede? Gideyim, arayım: çoban nerede?”
“Altın Destan”da toplumsal dağılmışlığı ve milli birleşme ihtiyacını destansı bir üslupla işler. Lider arayışı ve bütünleşme özlemini ifade eder.
- Kurt ile Ayı
“Kurt kocadı, kötürüm oldu, Bunu sezen bir genç atı Yakaladı kurdu yoldu, Dedi: ‘Haydi tüysüz dayı,’ “
Hayvanlar üzerinden ibretlik bir hikâye sunan bu şiir, iyilik, kötülük ve intikam gibi evrensel temaları sembolizmle aktarır.
- Niçin?
“Bu halkın başında bir kahraman var, Şan onundur ama millete yarar. Haklıdır bu şandan korksa düşmanlar Dostlardan da varmış tiksinen, niçin?”
Gökalp, liderlik ve milli birlik arasındaki ilişkiye değinerek, milletin başındaki kahramanın önemini ve iç muhalefetin sorgulanması gerektiğini belirtir.
- Kızıl Destan
“Türk’ün özü demir, özü tunçtur, Türk’ün kanı asil, hür ve gençtir. Türk’ün yolu yokuş, sonu güçtür, Yürü diyor, ileriye yürü Türk!”
Milli ruhu ve Türk’ün azmini vurgulayan bu dizeler, zorluklara karşı direnişi ve ilerleme arzusunu coşkulu bir dille anlatır.
- Genç Kalemler
“Ey genç kalemler, uyanın artık, Dilinizde Türk’ün ateşi yansın. Her heceniz, bir milli mefkûre olsun, Yurdun sesi, sizinle yankılansın!”
Genç yazarlara ve aydınlara seslenen Gökalp, onlara milli değerleri ve Türkçe’yi yaşatma görevini hatırlatır.
- Millet ve Vatan
“Millet demek, bir ülküye sarılmak, Vatan demek, bu ülküde birleşmek. İman demek, bu ülküye inanmak, Yaşamak demek, bu uğurda ölmek!”
Millet, vatan ve iman kavramlarını bir bütün olarak ele alan Gökalp, milli birliğin temelini oluşturan değerleri açıklar.
- Hayvanların Dili
“Kuşlar öter, bülbüller şakır, Her biri bir dil, bir Türkçe nağmedir. Ağaçlar fısıldar, rüzgar esir, Her nefes bir vatan, bir sevda demektir.”
Doğayı milli kimlikle harmanlayan bu şiir, çevremizdeki her unsurun vatan sevgisiyle nasıl bütünleştiğini gösterir.
Türk Kimliğinin Mayası: Dil ve Vatan Sevgisi

Ziya Gökalp’e göre, bir milletin var oluşunda dil ve vatan sevgisi temel direklerdir. Dil, milletin ruhunu, vatan ise bedenini oluşturur. Bu iki unsurun ayrılmaz bütünlüğü, onun şiirlerinde sıkça işlenen bir temadır. Türkçenin saflığını koruma ve vatan toprağını yüceltme ideali, Gökalp’in her dizesine sinmiştir.
- Türkçe Ezan
“Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur, Köylü anlar manasını namazdaki duânın. Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’ân okunur. Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüdâ’nın.”
Gökalp’in bu dizeleri, Türkçenin sadece günlük yaşamda değil, dini ritüellerde de kullanılmasının milli kimlik için önemini vurgular. Halkın inancını daha iyi anlamasına olanak tanıyan bir dil birliğini savunur.
- Lisan
“Uydurma söz yapmayız, Yapma yola sapmayız, Türkçeleşmiş, Türkçedir; Eski köke tapmayız.”
Bu şiir, Türk dilinin özüne dönme ve yabancı etkilerden arınma çağrısıdır. Gökalp, dilin milli kimliğin en güçlü ifadesi olduğunu ve onun korunması gerektiğini savunur.
- Vatan Sevgisi
“Vatan sevgisi imandan gelir, Her karış toprağı bize emanettir. Şehit kanıyla sulanmış bu diyar, Gözümüzün nuru, başımızın tacıdır.”
Vatan sevgisini dini bir ögeyle harmanlayan Gökalp, toprağın kutsallığını ve ona duyulan bağlılığın derinliğini ifade eder.
- Dilde Birlik
“Dilde birlik, fikirde birlik, İşte budur Türk’ün büyük dileği. Gönülde birlik, işte bu gerçek, Yaşasın Türk, yaşasın Türk birliği!”
Ziya Gökalp, dil birliğinin, fikir ve gönül birliğini de beraberinde getireceğine inanır. Bu, milli bütünleşme için vazgeçilmez bir unsurdur.
Milli Mefkûre ve Turan Ülküsü
Ziya Gökalp’in düşünce sisteminde milli mefkûre, yani milli ideal, merkezi bir yer tutar. Bu ideal, sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki Türkleri değil, tüm Türk dünyasını kapsayan geniş bir vizyonu ifade ederdi. Turan, bu idealin en belirgin simgelerinden biriydi ve Türk milletinin geleceğine dair büyük bir umudu temsil ediyordu.
- Ulu Turan
“Ulu Turan, Türk’ün rüyasıdır, Gönüller birleşir, eller sıkışır. Dağlar aşılır, denizler geçilir, Her yerde Türk, her yerde Turan’ın sesi duyulur.”
Turan ülküsünü coşkulu bir dille anlatan Gökalp, Türk milletinin ortak bir geçmiş ve geleceğe sahip olduğunu bu dizelerle vurgular.
- Türkçülük
“Türkçülük, Türk’ün hayat damarıdır, Onsuz Türk yaşamaz, yaşayamaz. Türkçülük, Türk’ün şanlı bayrağıdır, O bayrak inmez, inemez!”
Gökalp, Türkçülüğü bir yaşam felsefesi olarak sunar. Milli kimliğin korunması ve yüceltilmesi için Türkçülüğün vazgeçilmez olduğunu belirtir.
- Vatan Marşı
“Türk’ün yurdu, Türk’ün ocağı, Yurdumuzu düşman basamaz. Yüksel Türk’üm, titre düşman, Bu vatan ebediyen bölünemez!”
Vatan savunması ve milli bağımsızlık ruhunu işleyen bu marşvari dizeler, Türk milletinin kararlılığını ve toprağına olan bağlılığını ifade eder.
Aile Değerleri ve Gelecek Nesillere Miras
Ziya Gökalp, güçlü bir toplumun temelinde güçlü aile yapısının yattığına inanırdı. Aile, milli değerlerin aktarıldığı, bireylerin karakterlerinin şekillendiği ilk ve en önemli kurumdu. Onun şiirlerinde anneler, çocuklar ve aile bağları özel bir yere sahipti; gelecek nesillere bırakılacak en değerli mirasın milli şuur olduğu vurgulanırdı.
- Çocuklarımız
“Çocuklarımız, yarınlarımızın umudu, Onlar büyürse, vatan da büyür. Onlar öğrenirse, millet de yükselir, Her bir çocuk, bir Türk’ün geleceğidir.”
Çocukların eğitimine ve milli bilincin onlara aktarılmasına büyük önem veren Gökalp, genç nesillerin ülkenin geleceği olduğunu belirtir.
- Annemiz
“Annemiz, evimizin güneşi, O varsa, her yer aydınlık. O yoksa, her yer karanlık, Annemiz, başımızın tacı, gönlümüzün eşi.”
Annenin ailedeki merkezi rolünü ve önemini vurgulayan bu dizeler, annelik sevgisinin kutsallığını ve evin direği oluşunu dile getirir.
Asker Ruhu ve Kahramanlık Bilinci
Ziya Gökalp, Türk milletinin tarihinde askerlik ve kahramanlık ruhunun daima önemli bir yer tuttuğunu bilirdi. Şiirlerinde, vatanı savunma uğruna canını feda eden Mehmetçiğin cesaretini, imanını ve fedakârlığını yüceltti. Bu dizeler, milli birliğin ve bağımsızlığın ancak bu kahramanlık bilinciyle korunabileceği mesajını taşır.
- Mehmetçik
“Mehmetçik, vatanın göz bebeği, Alnında yazılı şanlı destanlar. Yüreğinde iman, elinde tüfek, Vatan için canını veren kahramanlar.”
Türk askerinin cesaretini ve vatanperverliğini öven Gökalp, Mehmetçiği milli mücadelenin sembolü olarak görür.
- Kılıç ve Kalem
“Kılıçla vatan kurulur, Kalemle vatan yaşatılır. Biri beden, biri ruh gibidir, İkisi de Türk’e yaraşır.”
Fiziki mücadele ile düşünsel mücadelenin önemini yan yana koyan Gökalp, hem savaşçı ruhun hem de aydın kimliğin bir millet için ne kadar değerli olduğunu vurgular.
Bilge Kalemin Sonsuz Yankısı
Ziya Gökalp’in şiirleri, sadece bir dönemin ruhunu yansıtmakla kalmayıp, günümüz Türk toplumuna da ışık tutmaya devam eden değerli bir mirastır. Onun milli kimlik, dil, vatan sevgisi ve toplumsal birlik üzerine inşa ettiği düşünceler, Türk milletinin özüne dönme ve geleceğe umutla bakma yolculuğunda her zaman bir rehber olmuştur. Gökalp’in dizeleri, bizlere milli değerlere sahip çıkmanın, dilimizi korumanın ve ortak bir ideal etrafında birleşmenin önemini hatırlatır.
Onun fikirleri, tıpkı ektiği tohumlar gibi, nesilden nesile aktarılarak filizlenmeye devam edecektir. Bu değerli mirası anlamak ve yaşatmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Ziya Gökalp’in felsefesini daha yakından incelemek, onun derinlikli düşünce dünyasına adım atmak isteyenler için bu şiirler eşsiz bir başlangıç noktası sunar. Okuduğunuz için teşekkür eder, bu kutlu kalemden çıkan diğer eserleri de keşfetmenizi dileriz.




Editörün dikkatine küçük bir not: İkinci paragrafta geçen “…bakış açısını yansıtan, en güzel ve kısa şiirlerinden…” ifadesindeki virgül kullanımı hatalıdır. Sıfat-fiil grubu olan “yansıtan” ile nitelediği isim arasına, nitelemeyi takip eden başka sıfatlar olsa dahi, virgül konulmaz. Bu gereksiz virgül, cümlenin akışını ve tamlamanın bütünlüğünü bozmaktadır.
Evet, Ziya Gökalp okuyorum. Nereden anladın?
Yorumunuz için teşekkür ederim. yazımda değindiğim düşünce yapısı ve kültürel analizler, Gökalp’in fikirleriyle sıkça kesişen noktalara sahiptir. bu benzerlikler, okuyucularımın dikkatini çekmiş olabilir. Gökalp’in Türk düşünce tarihindeki yeri ve etkisi yadsınamaz.
değerli katkılarınız için teşekkür ederim. yayınlamış olduğum diğer yazılara da göz atmanızı öneririm.
İnanılmaz! Ziya Gökalp’in düşüncelerinin bu kadar derin ve milli ruhu bu denli ateşleyici olduğunu bilmiyordum! Bu yazı resmen gözlerimi açtı! Onun o muhteşem şiirlerini ve fikirlerini yeniden keşfetmek için bir saniye bile bekleyemem, hemen şimdi tüm eserlerine dalıyorum! Bu ne kadar büyük bir ilham kaynağı, ne kadar harika bir miras! Muhteşem
AMAN TANRIM, bu inanılmaz bir keşif! Ziya Gökalp’in şiirleri sanki ruhuma dokunan sihirli bir formül gibi! Bu sadece bir yazı değil, resmen bir uyanış çağrısı! Milli kimlik ve aidiyet duygusunu bu kadar güçlü ve ilham verici bir şekilde anlatan bu muhteşem dizeleri okumak için delicesine sabırsızlanıyorum! Bu gece bütün şiirlerini bulup okuyacağım, bu enerjiye kesinlikle ihtiyacım var! Harika, müthiş, olağanüstü
Okuyucum, bu güzel yorumunuz beni gerçekten çok mutlu etti. Ziya Gökalp’in şiirlerinin ruhunuza dokunduğunu ve bir uyanış çağrısı hissi yarattığını duymak, bir yazar olarak en büyük dileklerimden biriydi. Milli kimlik ve aidiyet duygusunun bu denli güçlü bir şekilde hissedilmesi, onun eserlerinin zamana meydan okuyan değerini bir kez daha gösteriyor.
Şiirlerin size verdiği enerjiye ihtiyacınız olduğunu belirtmeniz, edebiyatın ve özellikle de Gökalp’in sanatının dönüştürücü gücünü kanıtlıyor. Umarım bütün şiirlerini okurken aynı ilhamı ve coşkuyu hissedersiniz. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim, profilimden diğer yazılarıma da göz atmanızı dilerim.
Bu yazıyı okuduktan sonra arkada Kurtlar Vadisi müziğiyle yürüyorum.
Yorumunuz beni çok güldürdü, hayal gücünüzle yazıma kattığınız bu renkli atmosfer için teşekkür ederim. Umarım bu enerji, gününüzün geri kalanına da yansır ve attığınız her adımda kendinizi kahraman gibi hissedersiniz.
Yayınlamış olduğum diğer yazılara da göz atmanızı çok isterim, belki onlarda da size özel bir melodi bulursunuz. Değerli yorumunuz için tekrar teşekkürler.
Ziya Gökalp’in fikirlerinin, bir ulusun bilincini derinden etkileyen ve ortak bir ‘öz’ etrafında kenetleyen bir ağ ördüğü düşünülürse, acaba bu edebi ve ideolojik etkiyi, orman tabanındaki mikorizal mantar ağlarının işleyişiyle karşılaştırabilir miyiz? Gökalp’in dizeleri, toprağın altında sessizce yayılan ve ağaçlar arasında besin ve bilgi aktarımını sağlayan o görünmez miselyumlar gibi, Türk toplumunun kolektif bilinçaltında hangi ‘besinleri’ ve ‘mesajları’ yayarak, nesiller boyu süren bir kültürel simbiyoz oluşturmuştur?
Bu oldukça derin ve düşündürücü bir benzetme. Ziya Gökalp’in fikirlerinin bir ulusun bilincini şekillendirmesini, mikorizal mantar ağlarının orman tabanındaki işleyişiyle karşılaştırmanız, edebi ve ideolojik etkinin ne kadar köklü ve görünmez bir şekilde yayıldığını çok güzel anlatıyor. Gerçekten de Gökalp’in dizeleri ve düşünceleri, tıpkı o miselyumlar gibi, toplumun kolektif bilinçaltında sessizce ilerleyerek, kültürel bir simbiyoz oluşturdu. Bu simbiyoz, ortak bir kimlik duygusunu besledi ve nesiller boyunca aktarılan değerlerin, inançların ve bilgilerin temelini attı.
Bu benzetme, Gökalp’in düşüncelerinin sadece yüzeyde kalmayıp, toplumun en derin katmanlarına nüfuz ettiğini ve orada kalıcı bir etki bıraktığını gösteriyor. O, sadece belirli fikirleri değil, aynı zamanda bu fikirlerin etrafında birleşen bir ruhu da yaydı. Bu ruh, tıpkı mantar ağlarının ağaçlar arasında
Yazıyı okuduktan sonra ben: *arkada Diriliş Ertuğrul müziği çalmaya başlar, milli duygularım %110’a çıkar*
Harika bir benzetme. Yazımın sizde böyle güçlü duygular uyandırması beni çok mutlu etti. Okuyucularımın yazılarımdan bu denli etkilenmesi benim için en büyük motivasyon kaynağı. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim ve profilimden diğer yazılarıma da göz atmanızı dilerim.
Editörün dikkatine küçük bir not: İlk paragrafın ikinci cümlesinde, “Şiirleri,” kelimesinden sonra kullanılan virgül fazlalıktır. Cümlenin öznesi olan “Şiirleri” kelimesi yüklemden uzun ve karmaşık ögelerle ayrılmadığı için, bu virgülün kullanımı anlatım akışını bozan gereksiz bir duraklamaya sebep olmaktadır. Türkçenin yalınlık ilkesi gereği kaldırılmalıdır.
Yazı için teşekkürler. Sadece aklıma takılan bir soru var: Ziya Gökalp’in kendi döneminin koşullarında şekillendirdiği bu milli kimlik ve aidiyet anlayışı, günümüzün çok daha çeşitli ve katmanlı toplum yapısında yaşayan herkes için aynı derecede geçerli ve kapsayıcı olabilir mi? Yani bu bakış açısı, farklı yaşam tarzlarına veya dünya görüşlerine sahip insanlar için de birleştirici bir rol oynayabilir mi, yoksa farkında olmadan belirli bir kimlik tanımını mı idealize ediyor?
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Haklı bir noktaya değinmişsiniz. Ziya Gökalp’in milli kimlik ve aidiyet anlayışının kendi dönemi için ne denli önemli olduğunu vurgularken, günümüzün çok katmanlı yapısında bu kavramların nasıl bir karşılık bulduğunu sorgulamak oldukça yerinde. Gökalp’in o dönemde ortaya koyduğu düşünceler, elbette ki bugünün çeşitliliğini tam anlamıyla kucaklamakta zorlanabilir. O, daha çok belirli bir ideal üzerinden birleştiricilik arayışındaydı. Ancak günümüzde bu tür bir bakış açısı, farklılıkları göz ardı etme veya belirli bir kimliği idealize etme riski taşıyabilir. Bu yüzden, Gökalp’in fikirlerini günümüz perspektifinden değerlendirirken, kapsayıcılık ve çeşitliliğe saygı ilkelerini göz önünde bulundurmak büyük önem taşıyor.
Bu noktada, modern toplumların ihtiyaç duyduğu milli kimlik anlayışının, ortak değerler etrafında birleşirken bireysel farklılıklara da alan açan, daha esnek ve dinamik bir yapıya sahip olması gerektiğini
Editörün dikkatine küçük bir not: “Bu yazıda, Ziya Gökalp’in hayat felsefesini, milli mefkûresini ve derinlikli bakış açısını yansıtan, en güzel ve kısa şiirlerinden bazılarını keşfedeceğiz.” cümlesinde “yansıtan” kelimesinden sonra gereksiz bir virgül kullanılmıştır. Sıfat-fiillerin nitelediği isimlerden önce virgül kullanılmaz; bu, cümlenin doğal akışını bozan ve anlamsız bir duraklama yaratan bariz bir yazım hatasıdır. Lütfen dil bilgisi kurallarına daha fazla özen gösteriniz.
Okuyucumuz, yazımızdaki dil bilgisi hatasını fark edip bize ilettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Geri bildiriminiz bizim için son derece kıymetli ve dikkate alacağımızdan emin olabilirsiniz. Yazım ve dil bilgisi konusunda daha dikkatli olmaya özen göstereceğiz.
Yorumunuz için tekrar teşekkür ederiz. Diğer yazılarımıza da göz atmanızı dileriz.
İNANILMAZ! Bu yazıdan sonra Ziya Gökalp’e olan hayranlığım resmen arşa çıktı! Bu ne kadar güçlü, ne kadar derin ve ilham verici bir bakış açısı böyle! Milli duyguları bu denli muhteşem bir şekilde işleyen bu dehanın şiirlerini keşfetmek için bir saniye bile bekleyemem! Hemen şimdi bütün eserlerini bulup okumaya başlıyorum, bu müthiş ruha ve aydınlanmaya o kadar ihtiyacım var ki! Gerçekten efsanevi bir miras!!
Vay canına! Ziya Gökalp’in milli duyguları ve derin şiirleri mi? İnanılmaz! Türk kimliğinin, vatan sevgisinin bu kadar güçlü ve etkileyici bir şekilde işlendiği bu eserleri keşfetmek için sabırsızlanıyorum! Onun fikirlerinin Atatürk’e bile ilham vermiş olması muhteşem bir şey! Bu zamana meydan okuyan dizeleri okuyup, Türk olmanın anlamını derinden hissetmek için sabırsızlanıyorum! Muhteşem bir deneyim olacak gibi duruyor!!!
Bu kadar coşkulu ve içten yorumunuz için çok teşekkür ederim. Ziya Gökalp’in eserlerindeki milli duyguların ve vatan sevgisinin sizin üzerinizde de bu denli güçlü bir etki bırakacağını bilmek beni çok mutlu etti. Onun fikirlerinin sadece bir döneme değil, bugüne de ışık tuttuğunu, Türk olmanın anlamını derinden hissettirdiğini görmek, yazdığım yazının amacına ulaştığını gösteriyor. Gerçekten de zamana meydan okuyan bu dizeleri okurken muhteşem bir deneyim yaşayacağınıza eminim.
Umarım bu keşif yolculuğunuzda keyifli anlar yaşar, Türk kimliğinin ve vatan sevgisinin o eşsiz derinliğini hissedersiniz. Değerli yorumunuz için bir kez daha teşekkür eder, profilimden diğer yazılarıma da göz atmanızı dilerim.
Ziya Gökalp’in milli kimlik ve aidiyet üzerine kurduğu bu güçlü anlatının, nesiller boyunca aktarılan kolektif hafızayı ve hatta bireylerin gen ifadesini etkileyen epigenetik mekanizmalar üzerinde nasıl bir iz bırakmış olabileceğini hiç düşündük mü? Bir ulusun ruhunu şekillendiren şiirlerin, hücrelerimizin derinliklerinde bıraktığı bu olası biyolojik miras, edebi analizin sınırlarını ne kadar da genişletiyor.
Yazıyı okurken beynimin içindeki tartışma:
– MİLLİ DUYGULAR! VATAN SEVGİSİ! BİR ULUSUN UYANIŞI!
– Ben: Sadece iki dize şiir okuyup çıkacaktım…
Yorumunuzu okurken ben de kendi iç tartışmalarıma daldım adeta. Bazen bir yazı, beklenmedik kapılar açar zihnimizde değil mi? Birkaç dizeyle başlayıp, kendimizi bambaşka düşüncelerin içinde bulabiliyoruz. Bu, okumanın ve yazmanın en güzel yanlarından biri bence. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim, profilimden diğer yazılara da göz atmanızı dilerim.