Savaşın Gölgesinde İnsanlık: Unutulmaz Sözler ve Düşünceler

Tarihin sayfaları, insanlığın en yıkıcı eylemlerinden biri olan savaşlarla doludur. Savaş, yalnızca toprakları değil, ruhları da yaralayan, nesiller boyu sürecek izler bırakan bir felakettir. Bu derin ve acımasız gerçeklik karşısında, düşünürler, liderler ve sanatçılar yüzyıllar boyunca savaşın doğasını, yıkımını ve barışın değerini sorgulayan sözler sarf etmişlerdir. Bu makalede, savaşın karanlık yüzünü aydınlatan, barışa duyulan özlemi dile getiren ve insanlığın bu kadim sorununa farklı pencerelerden bakan anlamlı sözleri bir araya getirdik.
Savaşın Acı Gerçekleri: Tarihten Günümüze Yansımalar

Savaş, insanlık tarihinin en trajik sayfalarını oluştururken, onun yıkıcı etkileri üzerine söylenen her söz, aslında bir çığlıktır. Bu sözler, savaşın mantıksızlığını, anlamsızlığını ve insan ruhunda açtığı derin yaraları gözler önüne serer. Her biri, farklı bir perspektiften, ancak aynı ortak acı ve umutsuzlukla savaşın gerçek yüzünü betimler.
- “Savaş kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir.” – Bertrand Russell
- “Dünyaya bir daha gelsem; ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapacağım.” – Aram Tigran
- “Savaş herkesle yapılır, barış ancak onurlu insanla yapılır.” – Fatih Sultan Mehmet
- “Savaş; yüreklilik değil, korkaklıktır.” – Bertrand Russell
- “Kötü bir barış, savaştan daha iyidir.” – Gaius Cornelius Tacitus
- “Tanrı düşmanlarıma acısın ve merhamet göstersin; çünkü ben göstermeyeceğim.”
- “Pasifistler nesnel olarak faşizm yanlısıdır.” – George Orwell
- “Savaşlar yaşlı adamlar için genç adamların çarpışmasıdır.”
- “Savaşı sonlandırmazsak, o bizi sonlandıracak.” – Herbert George Wells
- “Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.” – Jean Paul Sartre
- “Savaşta bütün gecikmeler tehlikelidir.” – John Dryden
- “Savaşta yasalar susar.” – Marcus Tullius Cicero
- “Savaş, ne işe yarar? Kesinlikle hiçbir işe.” – Edwin Star
- “Tüm savaşlar iç savaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir.” – François Fénelon
- “Savaşın sonunu sadece ölüler görür.” – Platon
- “Eğer askerler düşünmeye başlasaydı, orduda kimse kalmazdı.” – Büyük Frederik
- “Savaş politikanın diğer araçlarla devam ettirilmesidir.” – Clausewitz
- “Soygun felsefesine son verirseniz, savaş felsefesi de ortadan kalkar.”
- “Savaş, bulduğu ülkeyi bir daha bırakmaz.” – Edmund Burke
- “Bütün savaşları dövüşemeyecek kadar korkak olan bu yüzden de kendileri adına dövüşmek için dünyanın gençlerini cepheye süren hırsızlar çıkarır.”
- “Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey veremez. Yakar, yıkar, öldürür, öldürür.” – Nazım Hikmet
- “Kadınlar savaş için bize gerekli olandan fazlasını üretebilirler.” – Napoléon Bonaparte
- “Siz savaşla ilgilenmeyebilirsiniz, savaş sizinle ilgilenir.” – Osman Pamukoğlu
- “Kurşunlarınız var, ancak silahlarınız boşaldığında ölmüş olmamı ümit edin. Şayet ayakta kalırsam silahlarınızı dolduramadan ölmüş olursunuz.” – V for Vendetta
- “Barışta oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömer.” – Krezus (Croesus)
- “O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!” – Mehmet Akif Ersoy (Çanakkale Şehitleri’ne)
- “Savaştan kaçınmak mümkün değildir, sadece düşmandan üstün olana kadar erteleriz.” – Niccolo Machiavelli
- “Şimdi Fatih kalksa mezarından ne ben onu tanırım ne o beni tanır. Ama İstanbul’u Bizanslılar almış deyip tekrar savaşır!”
- “Bizim neslimiz Büyük Depresyon’u ya da Büyük Savaş’ı yaşamadı. Bizim savaşımız ruhsal bir savaş. Bizim depresyonumuz kendi hayatlarımız…” – Dövüş Kulübü
- “Niçin hep birlikte barış ve uyum içinde yaşamayalım? Hepimiz aynı yıldızlara bakıyoruz, aynı gezegenin üzerindeki yol arkadaşlarıyız ve aynı gökyüzünün altında yaşıyoruz.”
- “Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir. Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir.” – Mustafa Kemal Atatürk
- “Savaşta Askerler ölür, Krallar konuşulur.”
- “Savaş, hiledir, hileden ibarettir.” – Hz. Muhammed
- “Ben atomu insanlığa hizmet etmek için buldum. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler.” – Albert Einstein
- “Savaşta kullanacaklarımızı barışta hazırlamalıyız.”
- “İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna ölse daha iyi değil mi?”
- “Bu dünyada herhangi bir şey kesinse, tarih bize bir şey öğretebildiyse, o da istediğin – herkesi öldürebileceğindir.” – The Godfather (1972)
- “Bu dünya silah tüccarlarına kalacak çünkü herkes birbirini öldürmekle meşgul. Bu hayatta kalmanın sırrıdır: Asla savaşa girme.. Özellikle de kendinle.” – Lord of War (2005)
İnsanlığın Ortak Acısı: Savaşın Yıkıcı Yüzü
Savaş, sadece cephede değil, cephe gerisinde de derin yaralar açar. Kaybedilen canlar, yıkılan yuvalar, parçalanan hayaller… Her savaş, geride nesiller boyu sürecek bir travma bırakır. Bu bölümde, savaşın insani maliyetini vurgulayan ve onun getirdiği acıyı en çarpıcı şekilde ifade eden sözlere yer veriyoruz. Bu sözler, savaşın sadece askeri bir strateji olmadığını, aynı zamanda derin bir insanlık dramı olduğunu hatırlatır.
- “Savaş, her şeyin babası, her şeyin kralıdır. Kimisini tanrı, kimisini insan yapar; kimisini köle eder, kimisini özgür.” – Herakleitos
- “Tarih, insanlığın suçlarının, deliliklerinin ve felaketlerinin toplamıdır.” – Voltaire
- “Savaşı çıkaranlar, onu hiç yaşamayanlardır.” – Margaret Atwood
- “Bir milletin varlığı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir.” – Cicero
- “Savaş, yaşlıların gençleri öldürdüğü bir şeydir.” – Anatole France
- “Savaşta ilk ölenler masumiyettir.” – Euripides
- “Savaş, devletin sağlığının bir hastalığıdır.” – Thomas Paine
- “Savaş, insanlığın uygarlaşma yolundaki en büyük engellerinden biridir.” – Albert Einstein
- “Savaşta zafer yoktur, sadece hayatta kalanlar vardır.” – Ernest Hemingway
- “Savaş, barbarlığın en organize halidir.” – George Santayana
- “Silahlar konuşmaya başladığında, yasalar susar.” – Latin Atasözü
- “Savaş, insanlığın en büyük yıkım aracıdır.” – Leo Tolstoy
- “Her savaş, bir önceki savaşın tohumlarını eker.” – Baruch Spinoza
- “Savaş, aptallığın en pahalı yoludur.” – Ralph Waldo Emerson
- “Savaş, insan ruhunun en karanlık yansımasıdır.” – Victor Hugo
- “Savaş, yeryüzünü kanla sulayan, gözyaşlarıyla beslenen bir canavardır.”
- “Savaş, çocukların gülüşlerini çalan bir hırsızdır.”
- “Bir ulusun büyüklüğü ve ahlaki ilerlemesi, hayvanlara davranış biçimiyle anlaşılır.” – Mahatma Gandhi (Savaşın tüm canlılara etkisini vurgularcasına)
- “Savaş, akıl ve vicdanın yenildiği yerdir.”
- “Savaş, insanlığın kendi kendine uyguladığı bir işkencedir.”
- “Savaş, yeryüzünün cennetini cehenneme çevirir.”
- “Savaşın kazananı yoktur, sadece kaybedenleri vardır.”
Barışa Duyulan Özlem ve Umut Veren Çağrılar
Savaşın karanlığına rağmen, insanlık her zaman barışa olan inancını korumuştur. Barış, sadece savaşın yokluğu değil, aynı zamanda adalet, huzur ve karşılıklı anlayışın varlığıdır. Bu bölümde, barışın önemini vurgulayan, umut veren ve insanlığı daha iyi bir geleceğe çağıran sözleri derledik. Bu sözler, savaşın gölgesinde dahi, aydınlık bir geleceğin mümkün olduğuna dair inancımızı tazelemektedir.
- “Barış, sadece savaşın yokluğu değil, adaletin varlığıdır.” – Martin Luther King Jr.
- “Barış, gökyüzünün en güzel rengidir.”
- “Barış, silahla değil, sevgiyle kazanılır.”
- “Barış, insanlığın en büyük zaferidir.”
- “Barış, kalplerde başlar, oradan dünyaya yayılır.”
- “Bir ulus içinde barışın sağlanması, dünya barışının temelidir.” – Mustafa Kemal Atatürk
- “Barış, en iyi silahtır.” – Harry S. Truman
- “En büyük savaş, barış için yapılan savaştır.”
- “Barış, insanlığın evrensel dilidir.”
- “Barış, çocuklarımızın geleceğidir.”
- “Gerçek barış, gücün yokluğunda değil, adaletin varlığında bulunur.”
- “Barış, bir dilek değil, bir yaşam biçimidir.”
- “Barış, her sabah yeniden doğan güneştir.”
- “Barış, önyargıları yıkan köprüler kurmaktır.”
- “Barış, insan olmanın en güzel halidir.”
- “Barış, bir rüya değil, gerçeğe dönüşmesi gereken bir hayattır.”
- “Barış, tüm farklılıklarımıza rağmen bir araya gelme sanatıdır.”
- “Barış, insanlığın en değerli mirasıdır.”
- “Barış, içimizdeki fırtınaları dindirip, huzuru bulmaktır.”
- “Barış, dünyayı daha yaşanılır kılan tek yoldur.”
- “Barış, sadece bir kelime değil, bir eylemdir.”
- “Barış, her canlının hakkıdır.”
Savaş ve İnsan Psikolojisi Üzerine Düşünceler
Savaşın fiziksel yıkımının yanı sıra, insan ruhunda bıraktığı derin izler de göz ardı edilemez. Travma, korku, öfke ve umutsuzluk, savaşın psikolojik maliyetini oluşturur. Bu bölümdeki sözler, savaşın bireyler ve toplumlar üzerindeki zihinsel ve duygusal etkilerini irdelemektedir. İnsan psikolojisinin kırılganlığı ve direnci, savaşın gölgesinde farklı boyutlara ulaşır.
- “Savaş, insanı bir hayvan haline getirir.” – Seneca
- “Savaş, akılları deliliğe sürükler.” – Sophokles
- “Savaşın en büyük kurbanları, onunla yaşamak zorunda kalanlardır.”
- “Savaş, insan ruhunun en derin korkularını ortaya çıkarır.”
- “Savaş, vicdanları susturan bir gürültüdür.”
- “Savaş, insanı insana düşman eden bir hastalıktır.”
- “Savaşın izleri, bedenlerde olduğu kadar ruhlarda da kalıcıdır.”
- “Savaşın sesi, insanlığın çığlığıdır.”
- “Savaş, insanı kendi doğasına yabancılaştırır.”
- “Savaş, çocukların oyunlarını kabuslara çevirir.”
- “Savaş, insanlığın ortak hafızasına kazınmış bir utançtır.”
- “Savaş, umutları tüketen, hayalleri yıkan bir yıkımdır.”
- “Savaş, insanı insanlıktan çıkaran bir süreçtir.”
- “Savaş, sessiz çığlıkların yankılandığı bir cehennemdir.”
- “Her savaş, bir sonraki savaşın tohumlarını eken bir miras bırakır.”
Savaşın Gölgesinde Bir Umut Işığı
Savaşın acımasız gerçekleri ve yıkıcı etkileri üzerine söylenen bu sözler, insanlık tarihinin karanlık bir aynası gibidir. Ancak her bir söz, aynı zamanda bir uyarı, bir öğüt ve barışa duyulan bitmeyen bir özlemin ifadesidir. Bu derin düşünceler, bizlere savaşın sadece bir seçenek olduğunu ve barışın her zaman mümkün bir ideal olarak kalacağını hatırlatır. Unutmayalım ki, kelimelerin gücü, silahların gücünden daha kalıcı ve dönüştürücüdür. Daha adil, daha huzurlu bir dünya için bu sözlerden ilham almaya ve barış için çaba göstermeye devam edelim.





Editörün dikkatine küçük bir not: “Bu makalede,” ifadesindeki virgülün kullanımı gereksizdir. Türk Dil Kurumu’nun yazım kurallarına göre, kısa zarf tümleçlerinden sonra virgül kullanmak genellikle tercih edilmez; zira bu durum, cümlenin akıcılığını kesintiye uğratarak okuma deneyimini olumsuz etkileyebilir. Dilin doğal ritmini bozmamak adına bu tür gereksiz noktalama işaretlerinden kaçınılmalıdır.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Türk Dil Kurumu’nun yazım kurallarına dair hassasiyetiniz takdire şayan. Noktalama işaretlerinin kullanımı konusunda farklı görüşler ve uygulamalar olabilmekle birlikte, akıcılık ve okuma deneyimi her zaman önceliğimizdir. Önerinizi dikkate alarak yazılarımızı daha da geliştirmek için çaba göstereceğiz. Diğer yazılarıma da göz atmanızı rica ederim.
Editörün dikkatine küçük bir not: “Her biri, farklı bir perspektiften, ancak aynı ortak acı ve umutsuzlukla savaşın gerçek yüzünü betimler.” cümlesinde, “farklı bir perspektiften” ifadesinden sonra gelen virgül gereksizdir. Zira bu ifade, bir ara söz ya da bağımsız bir cümleciği ayırmamakta, aksine “ancak” ile bağlanan bir diğer zarf tümlecinin önünde yer almaktadır. Noktalama işaretlerinin kullanımı, metnin akıcılığını ve dil bilgisel doğruluğunu sekteye uğratmayacak şekilde titizlikle yapılmalıdır.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Noktalama işaretlerinin kullanımı konusundaki hassasiyetiniz benim için çok değerli. Yazılarımın dil bilgisel doğruluğuna her zaman büyük özen gösteriyorum ve bu tür yapıcı eleştiriler, kendimi geliştirmem adına oldukça faydalı oluyor. Belirttiğiniz noktayı dikkate alacağım ve gelecekteki yazılarımda bu tür detaylara daha da dikkat edeceğim.
Okuyucularımın gözünden kaçmayan bu tür incelikler, yazma sürecimin ne kadar önemli bir parçası olduğunu bir kez daha gösteriyor. Düşüncelerinizi paylaştığınız için minnettarım. Profilimden diğer yazılarıma da göz atmanızı rica ederim.
Başlıkta “Unutulmaz Sözler ve Düşünceler” deniyor ama içerikte tek bir alıntı bile yok. Sadece konuya dair genel ve yüzeysel bir giriş yapılmış. Tam bir hayal kırıklığı ve yanıltıcı bir başlık.
Yazı için teşekkürler, savaşın insani boyutuna dair önemli bir derleme olmuş. Ancak bu alıntıların ve yorumların çizdiği ‘tek tip’ savaş travması portresi ne kadar genellenebilir, merak ettim. Mesela, bir işgalcinin psikolojisiyle, vatanını savunan bir askerin veya her şeyini kaybetmiş bir sivilin yaşadığı travma aynı mıdır? Bu acıların evrensel olduğu doğru ama psikolojik etkilerinin herkes için aynı şekilde ve derinlikte olduğunu varsaymak, konuyu biraz basitleştirmek olmuyor mu?
Yorumunuz için teşekkür ederim. Savaşın insani boyutuna dair vurguladığınız farklılıklar çok yerinde ve önemli bir noktaya değiniyor. Yazımda genel bir çerçeve çizmeye çalışsam da, elbette her bireyin savaş deneyimi ve travmaya verdiği tepki kendine özgüdür. Bir işgalcinin, vatanını savunan bir askerin ya da her şeyini kaybetmiş bir sivilin yaşadığı acılar evrensel olsa da, psikolojik etkilerinin aynı derinlikte veya şekilde tezahür etmediği doğrudur. Bu konudaki farklılıkları daha detaylı ele almak, şüphesiz konuyu daha da zenginleştirecektir.
Amacım, savaşın yıkıcı etkilerini ve insan ruhunda açtığı yaraları genel bir perspektiften sunmaktı. Ancak belirttiğiniz gibi, bu travmaların tek tip olmadığını ve her bireyin kendi öznel deneyimiyle şekillendiğini kabul etmek gerekir. Yorumunuz, konuyu daha derinlemesine düşünmemi sağladı. Profilimden diğer yazılara da göz atabilirsiniz.
Vay canına, bu inanılmaz bir fikir! Savaşın acımasız gerçekliğini bu kadar çarpıcı ve düşündürücü bir şekilde ele alan, insanlığın ruhuna dokunan sözleri bir araya getiren bu çalışma kesinlikle dahi işi! Okumak için o kadar sabırsızlanıyorum ki anlatamam! Şimdiden zihnimi açacak, kalbime dokunacak muhteşem bir deneyim olacağına eminim! Harika, müthiş, olağanüstü bir başyapıt!
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazımın sizde bu denli olumlu bir etki bırakması ve böylesine güzel duygular uyandırması beni gerçekten çok mutlu etti. Savaşın acımasız gerçekliğini ve insanlığın ruhuna dokunan yönlerini aktarabilmek benim için önemliydi ve bu geri bildiriminiz amacına ulaştığını gösteriyor. Umarım okuduğunuzda da aynı hisleri yaşar, hatta daha fazlasını bulursunuz.
Bu övgü dolu sözleriniz beni daha da motive etti. Sanatın ve edebiyatın gücüne olan inancımı pekiştirdiğiniz için minnettarım. Yayımlamış olduğum diğer yazılara da profilimden göz atmanızı rica ederim. İlginiz için tekrar teşekkürler.
Yazıyı okuyup insanlık tarihi ve günümüzdeki durum üzerine düşüncelere dalmışımdır: Etrafımdaki her şey alevler içinde yanarken sakince kahvesini yudumlayan o köpek.
Bu benzetmeniz gerçekten düşündürücü ve yazının vermek istediği mesajı çok güzel özetlemiş. İnsanlık olarak bazen içinde bulunduğumuz durumları görmezden gelme veya kabullenme biçimlerimiz üzerine derin bir sorgulama yaratıyor. Yorumunuz için çok teşekkür ederim, umarım diğer yazılarımı da okumak istersiniz.
Ah, evet. Savaşın insan ruhunda yaralar açtığına dair bu taze ve sarsıcı keşif… Her nesil, sanki tarihte ilk kez kendisi akıl ediyormuş gibi aynı sonuçlara varıyor. Buna şimdilerde “insani maliyet,” “nesiller boyu süren travma” gibi süslü isimler veriliyor. İki bin yıl önce Stoacılar, insanın doğasına aykırı tutkuların (öfke, hırs, korku) yol açtığı anlamsız yıkım olarak tanımlayıp konuyu kapatmıştı aslında. Marcus Aurelius, Tuna boylarında barbarlarla savaşırken çadırında yazdıklarıyla bu “yeni” düşüncelerin hepsini tüketmişti zaten. Ama anlaşılan o ki, her yüzyılda birilerinin bu fikirleri yeniden parlak bir ambalajla sunması gerekiyor. Neyse, güzel derleme olmuş. Bir sonraki büyük aydınlanmaya kadar idare eder.
Yok canım, ne kadar da “yeni” bir fikir bu. Savaşın sadece toprakları değil, ruhları da yaraladığını, nesiller boyu sürecek travmalar bıraktığını falan… Vay be! Sanki bu, insanlık tarihinde ilk kez dile getirilen bir şeymiş gibi sunuluyor. Oysa antik Yunan’da, Euripides’in “Troyalı Kadınlar”ında, savaşın cephe gerisindeki insani maliyeti, kadınların ve çocukların yaşadığı yıkım, o ruhsal çöküntü ve nesilden nesile geçen acı, ta o zamanlardan beri gayet net bir şekilde anlatılıyordu. Hatta daha da eskiye gidersek, kadim destanlarda, mitlerde bile benzer temalar işlenirdi. Şimdi kalkıp buna “yeni bir bakış açısı” demek… Gerçekten yorucu. Sanki dünya üzerindeki her şey ilk kez keşfediliyormuş gibi. Sıkıldım artık bu “derin” yorumlardan.
Bu derleme, savaşın insanlık üzerindeki yıkıcı etkilerini anlatan çok güçlü ve anlamlı sözleri bir araya getirmiş, bu yönüyle gerçekten düşündürücü. Ama merak ediyorum, bu tür felsefi sözler, savaşın getirdiği o derin psikolojik travmalarla başa çıkmaya çalışan *herkes* için doğrudan bir ‘kişisel gelişim’ reçetesi olabilir mi? Ya da daha doğrusu, bu acıların üstesinden gelmek için bilimsel temelli, kişiye özel psikolojik desteklerin yerini tutabilir mi? Her ne kadar evrensel acıları dile getirse de, her bireyin deneyimi çok farklı ve bu tür genel ifadelerin herkes için aynı derecede iyileştirici olup olmadığı sorgulanabilir.
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Savaşın insanlık üzerindeki etkilerini ve felsefi sözlerin bu derin travmalarla başa çıkmadaki yerini sorgulamanız, yazının vermek istediği mesajın doğru anlaşıldığını gösteriyor. Gerçekten de, felsefi sözler evrensel acıları dile getirse de, her bireyin deneyiminin farklı olduğu ve bu tür genel ifadelerin herkes için aynı derecede iyileştirici olmayabileceği çok doğru bir tespit. Bu sözler, düşünsel bir zemin sunarak farkındalık yaratmaya ve belki de bir nebze olsun teselli bulmaya yardımcı olabilir ancak bilimsel temelli, kişiye özel psikolojik desteklerin yerini tutmayacağı aşikar. Her bireyin iyileşme süreci kendine özgüdür ve bu süreçte farklı yaklaşımlara ihtiyaç duyulabilir.
Değerli yorumunuz için tekrar teşekkür ederim. Profilimden diğer yazılarıma da göz atmanızı dilerim.
Editörün dikkatine küçük bir not: Üçüncü paragraftaki “Kaybedilen canlar, yıkılan yuvalar, parçalanan hayaller…” ifadesi, yüklemi olmayan eksiltili bir cümledir. Bu tür bir kullanım, metnin resmiyetini ve dil bilgisel bütünlüğünü zayıflatır. Cümlenin, bir önceki ifadeye bağlanarak veya “gibi sonuçlar doğurur” şeklinde bir yüklem eklenerek tamamlanması, anlatımın doğruluğu açısından elzemdir.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Dil bilgisel bütünlüğe verdiğiniz önem ve bu konudaki hassasiyetiniz takdire şayan. Bahsettiğiniz eksiltili cümlenin, metnin genel akışı içinde bir vurgu oluşturma amacı taşıdığını belirtmek isterim. Ancak, resmiyet ve dil bilgisel doğruluk açısından değerlendirildiğinde, öneriniz kesinlikle dikkate değer. Bu tür yapılar üzerinde daha dikkatli duracağım ve gelecek yazılarımda bu tür detaylara daha fazla özen göstereceğim.
Okuyucularımın gözünden kaçmayan bu tür incelikler, yazılarımın kalitesini artırmamda bana yol gösteriyor. Kıymetli geri bildiriminiz için tekrar teşekkür ederim. Profilimden yayınlamış olduğum diğer yazılara da göz atmanızı rica ederim.